Ordu geçtiğimiz ayları hareketli geçirdi.

Önce iyi haberden başlayalım. 

Prof. Dr. Özgür Enginyurt

Ordulular ve sağlık camiası kendisini kamuoyunu aydınlatıcı önemli haberleri ile tanıyor.

Pandemi döneminde her hekim gibi canla başla çalıştı.

Araştırma hastanesindeki görevinin yanı sıra Ulubey Devlet Hastanesinde de önemli işlere imza atıyor.

Ancak son yıllarda Özgür hoca önemli bir projeye imza atmaya başladı.

Özgür hoca Ordu’da sağlık turizmini kazandırmayı başardı.

Ne mi yaptı.?

Türkiye’nin farklı illerinden alanında uzman hekimlerin yanı sıra dünyanın dört köşesinden başarılı doktorları Ordu’ya getirmeyi başardı.

Önce ilkini yaptı. Kimse inanmadı.

Ama Özgür hoca inat etti ve sağlık turizmine katkı sunmaya devam etti.

Bu sene 3. Doğu Karadeniz Aile Hekimliği Kongresini devam ettirerek 500’e yakın doktoru Türkiye’nin şirin ili Ordu’da buluşturdu.

Bu kongrenin iki önemli tarafı vardı.

Biri hekimler kendilerini geliştirme imkanı buldu. İkincisi ise ilerde Ordu’da görev almak isteyen hekimlere kenti tanıttı.

Günümüzde doktorlar için bir şehrin öncelikleri çok ama çok önemli.

Belki bu sayede Şehir Hastanesi açılınca bu doktorların çoğu Ordu’da görev almak isteyecek.

Bu öyle bir şey ki belki siyasetçilerin bile başaramayacağı bir konu.

Bu yüzden Özgür Enginyurt ekip arkadaşları ile çok önemli bir şeye imza attı.

Bundan sonrada duracak gibide görünmüyor.

Böyle isimlere şehir olarak hep destek ve tam destek gerekiyor.

Hipokrat yeminininde ne diyordu:

“Hayatımı insanlık yolunda adayacağım”

Ordulular adına Prof. Dr. Özgür Enginyurt’a teşekkürü bir borç biliyoruz.

Allah sayılarını artırsın.

HAYALLERİ YARIM KALDI

Henüz daha hayatının baharında iki delikanlı fidan gibi gençler;

İkisi lise 12. Sınıf öğrencisiydi. Bu sene üniversite sınavına girip hayallerinin peşinden gideceklerdi.

Ancak Karadeniz iki fidanın hayallerini yarım bıraktı.

Biri Perşembe diğeri ise Mesudiye’nin evladıydı.

İki genç işçi olan babaları tarafından güçlükle bu günlere getirilmişti.

Olmadı, yapamadı, evlatlarının damatlıklarını göremedi.

İki sınıf arkadaşı Yiğitcan Kıran ve Orhan Kadirhan Bilkay, artık yok.

Yarım kalan hayalleri ve sevdikleri kızları geride bırakarak çekip gittiler.

Onlar bu yalan dünyaya henüz 17 yaşında erkenden veda etti.

Üzülmemek ve kahrolmamak elde değil. Bu yazıyı kaleme alırken gözümden düşen damlalar… sözün bittiği yer…

Allah mekanlarını cennet etsin.

Bu acılar inşallah son bulsun.

KANYONDA İKİ CAN GİTTİ

Ulubey Belediyesi’nde kepçe operatörü olarak görev yapan Süleyman Erdoğan ile Üniversite öğrencisi Gizem Sinanoğlu’nun Küpkaya Kanyonunda ölü bulunmaları tüm Türkiyeyi yasa boğdu.

Bu olay ailelerin özellikle daha çok dikkatli olması gerektiğini ortaya çıkardı.

SIRLARIYLA ÖLDÜ

Ordu'nun Çaybaşı ilçesinde evli ve bir çocuk annesi olan 20 yaşındaki Arzu Ay'ın, hayatına son vermeden önce günlük tuttuğu ortaya çıktı. Ay’ın defterine yazdığı satırlar, yaşadığı duygusal baskıyı, aile içi sorunları ve iç dünyasındaki çalkantıları gün yüzüne çıkardı.

GÜNLÜKLERİ ACI DOLU DÜNYASINI ORTAYA ÇIKARDI

Küçük yaşta evlendirilen ve yine çocuk yaşta bebek sahibi olup, 20 yaşında kendini astığı belertilen Arzu Ay’ın günlük yazdığı ortaya çıktı.

Çaybaşı'nda 20 yaşında hayatına son veren 1 çocuk annesi Arzu Ay'ın ardında bıraktığı kişisel günlükler, yaşadığı derin acıları ve içsel çalkantıları gözler önüne serdi.

Yazıları, ruh halindeki karmaşayı ve yaşam mücadelesinin izlerini taşıyor.

GÜNLÜKLERDEN ÇARPICI SATIRLAR

Yaşadığı duygusal sıkıntıları ve ruhsal durumunu yansıttı. “Kolay değildir seni seviyorum demek, düşünmeden asla söylemek gerek” şeklindeki satırların, duygusal yalnızlığına işaret ettiği değerlendirildi.

“Ben neden benim?” ve “Şeklim dışından çıktım” gibi cümlelerin ise kimlik arayışı ve çevresel uyum sorunlarını ifade ettiği belirtildi. “Her gece aynanın cindeki kılıcı dışının vuruyorum” şeklindeki metaforik anlatım da psikolojik sorunların derinliğini ortaya koyan ifadeler arasında yer aldı.

Kalın sağlıcakla…